Merhaba dostlar
Onur haftamız kutlu olsun dileklerimle başlıyorum önce.
Kutlu olsun. Ulu olsun. Renkli olsun. Özgür olsun.
Eşcinselliğimle yakın zamandır onur duyuyorum. Çünkü onu
yeni tanımaya başladım. Eskiden yazlık elbiselerle kışın çalışmaya çabalardım.
Ama bu mümkün değildi. Çok çabuk kesiliyor, çok çabuk deforme oluyor, hemen
ıskartaya çıkıyordum. Bu da kendime olan güvenimi daha da azaltıyordu.
Sonra elbiselerimin yaza uygun olduğunu gördüm. Demek
yazları kış elbisesiyle binbir ter döken insanlara nispeten ben daha rahatım. O
zaman elbiseme alışmaya başladım. Renkleri keşfettikçe benimsedim, zihnime
işledim. Bir zamanların utancı, onurum olmaya evriliyordu.
Artık haziran ayının son haftası “onur haftam
“diyebiliyorum. Kendime ayna tuttuğum aynam. Bunları ilk defa kendime söyler
bulunca bu seneki onur yürüyüşü benim için daha bir özel hale geldi.
Kıymetlindi diğerlerine nazaran. Birçoklarının yanında benim de onur haftamdı
artık.
Kardeşimin üniversiteye hazırlık dönemi olduğundan maaşımı
olduğum gibi anneme veriyorum içerisinden 200tl alıp. Kardeşim yurt dışına
çıkınca daha bir rahatlarım avuntusuyla geçiştiriyorum bu günleri. Böyle bir
atmosferde iki aydır yürüyüşe katılmak için yol parası biriktiriyordum. Şu an
bilgisayarımın yanında masamın üzerinde duruyor.
Birkaç yerde yazmıştım. Katılmak istiyorum ama bir yarım
tereddütte diye. Soruları olan taraf kazandı. Çünkü ben direnmediğimi anladım.
Direnmek. Çok ama çok pürüzlü bir kavram. Her direnişin daha büyük bir tepkisi
doğduğunu hep gördüm, gördük.
Yıllarca direnen her şey bastırılmaya çalışıldı. Buda işleri
politik, taraflı, kıymet kaybetmiş hala getirdi. Sevgili o gay in yazısı bunu
çok sade bir şekilde ifade ediyor. Eşcinsellik değer kaybetmemeli hareketsiz
kalması en büyük direnişi olmalı. Tarafsızlığı en büyük tarafı.
Peki madem ballandıra ballandıra onur haftasını anlattın bu
ne oldu diyebilirsiniz. Ben hala onur
duyuyorum. Onuruma halel gelmesine de izin vermem ben onu düşürmediğim sürece.
30 haziran günü en renkli gömleğimi giyeceğim. Gökkuşağı renkli kravatımı,
hiçbir arkadaşım takmasa da, takıp işime tüm çarşıyı dolaşarak gideceğim.
Dilimde eşcinseller de özgür olacak sözleri dönüp duracak. Bir de “Yarabbi
İstanbul’daki dostlarıma zeval verme. Onları şiddetten koru. Türkiye barışın
altı rengini de tanısın” duası.
Yol parası mı ? kenarda duruyor. Önümüzdeki yıllarda
dünyanın en büyük gökkuşağı bayrağı konulu bir yürüyüş düzenlenirse orada
bayrağın renklerinden biri olarak katılacak. Ya da ilerde ailesinde zulüm
gören eşcinsellerin sığındığı bir
bakımevinin temellerine gidecek.
Daima sessiz ama net , mütevazi ama dik, erkek gibi ama
eşcinselce durarak kendimizi kabul ettireceğim günlerin hayalini kurarken en
içten dileklerimi iletiyorum
Renkli onur haftaları…