27 Haziran 2013 Perşembe

onurum direnmek mi?



Merhaba dostlar
Onur haftamız kutlu olsun dileklerimle başlıyorum önce. Kutlu olsun. Ulu olsun. Renkli olsun. Özgür olsun.

Eşcinselliğimle yakın zamandır onur duyuyorum. Çünkü onu yeni tanımaya başladım. Eskiden yazlık elbiselerle kışın çalışmaya çabalardım. Ama bu mümkün değildi. Çok çabuk kesiliyor, çok çabuk deforme oluyor, hemen ıskartaya çıkıyordum. Bu da kendime olan güvenimi daha da azaltıyordu.

Sonra elbiselerimin yaza uygun olduğunu gördüm. Demek yazları kış elbisesiyle binbir ter döken insanlara nispeten ben daha rahatım. O zaman elbiseme alışmaya başladım. Renkleri keşfettikçe benimsedim, zihnime işledim. Bir zamanların utancı, onurum olmaya evriliyordu.

Artık haziran ayının son haftası “onur haftam “diyebiliyorum. Kendime ayna tuttuğum aynam. Bunları ilk defa kendime söyler bulunca bu seneki onur yürüyüşü benim için daha bir özel hale geldi. Kıymetlindi diğerlerine nazaran. Birçoklarının yanında benim de onur haftamdı artık. 

Kardeşimin üniversiteye hazırlık dönemi olduğundan maaşımı olduğum gibi anneme veriyorum içerisinden 200tl alıp. Kardeşim yurt dışına çıkınca daha bir rahatlarım avuntusuyla geçiştiriyorum bu günleri. Böyle bir atmosferde iki aydır yürüyüşe katılmak için yol parası biriktiriyordum. Şu an bilgisayarımın yanında masamın üzerinde duruyor.

Birkaç yerde yazmıştım. Katılmak istiyorum ama bir yarım tereddütte diye. Soruları olan taraf kazandı. Çünkü ben direnmediğimi anladım. Direnmek. Çok ama çok pürüzlü bir kavram. Her direnişin daha büyük bir tepkisi doğduğunu hep gördüm, gördük. 

Yıllarca direnen her şey bastırılmaya çalışıldı. Buda işleri politik, taraflı, kıymet kaybetmiş hala getirdi. Sevgili o gay in yazısı bunu çok sade bir şekilde ifade ediyor. Eşcinsellik değer kaybetmemeli hareketsiz kalması en büyük direnişi olmalı. Tarafsızlığı en büyük tarafı. 

Peki madem ballandıra ballandıra onur haftasını anlattın bu ne  oldu diyebilirsiniz. Ben hala onur duyuyorum. Onuruma halel gelmesine de izin vermem ben onu düşürmediğim sürece. 30 haziran günü en renkli gömleğimi giyeceğim. Gökkuşağı renkli kravatımı, hiçbir arkadaşım takmasa da, takıp işime tüm çarşıyı dolaşarak gideceğim. Dilimde eşcinseller de özgür olacak sözleri dönüp duracak. Bir de “Yarabbi İstanbul’daki dostlarıma zeval verme. Onları şiddetten koru. Türkiye barışın altı rengini de tanısın” duası. 

Yol parası mı ? kenarda duruyor. Önümüzdeki yıllarda dünyanın en büyük gökkuşağı bayrağı konulu bir yürüyüş düzenlenirse orada bayrağın renklerinden biri olarak katılacak. Ya da ilerde ailesinde zulüm gören  eşcinsellerin sığındığı bir bakımevinin temellerine gidecek.

Daima sessiz ama net , mütevazi ama dik, erkek gibi ama eşcinselce durarak kendimizi kabul ettireceğim günlerin hayalini kurarken en içten dileklerimi iletiyorum 

Renkli onur haftaları…