30 Kasım 2013 Cumartesi

gündem dışı

selam dostlar

gündemim herkesin malumu. her konuyu evirip çevirip eşcinselliğe bağlamak. yoksa kendimi kendime ihanet etmiş gibi sayıyorum.

ama son zamanlarda bu gündemin dışına çıkmam gerekti. çünkü dershanem kapatılıyor. iş meselesi değil kaygım. iş bulurum bir şekilde. zamanında pazarlarda iyi su satmışlığım vardır. bu sefer limon satarım, mandalina satarım. bulurum bir yolunu.  burada hayatı kayan çocuklar benim endişem.

gerçekten hayatı kayan diyorum. iyi bir lisenin iyi bir üniversiteye en büyük destek olduğunu biliyorum. iyi bir üniversite de başta maddi olanakların yanında eğer doğru kullanılırsa birbirinden güzel kişilik özellikleri yüklenmenin temeli benim gözümde.

böyle bir virajda imkansızı arzulayan eğitim yönetimimiz çocukları desteksiz bırakmakta kararlı.

evet dershanelerin delice para almasına en başından beri karşıyım. olması çok büyük bir  rahatsızlık. ama yeri boş kalacaksa doldurulamayacaksa neden ortadan kaldırılıyor ki.

neden birilerinin  isteklerine kurban oluyor ki bu çocuklar.

soru işaretlerinin yerine noktayı seçmem cevapların aslında bilindiğinin göstergesi olsa da küçük çabam duyulmuyor. velilerimizin desteği de olmasa acaba ben mi sorunluyum diyecek kadar kendimden şüphe duymaya başladığımda inkar edilemez bir gerçek.

cümlelerimin dağınıklığı fikri yorgunluğumdan geliyor. dün sınavdan çıkan çocuklarımın arasında  İngilizceyi ve matematiği eksiksiz doğru yapabile yok. iki ayda sekiz konuyu yetiştirebilmek bile bir mucizeyken tekrar etmek konuları sindirmek kimin haddine.

çabamı gören görüyor. her şeyi de ona bırakmaktan başka elimden inanın bir şey gelmiyor.

şans dileğin dostlar. bu çocuklar eğitimin anlaşılmaz sistemine kurban gitmesin.


6 yorum:

  1. Bu eğitim konusu bitmez ülkemizde. Yıllardır olmayan bir eğitim sistemini tartışıyoruz. Baştan sona tek bir doğru yok! Geçenlerde Bolat`ın bloguna da yazdım yorum olarak. Gene tekrar edeyim: İyi bir sistemde dersaneye ihtiyaç yok zaten. Bizim bu olmayan sistem o kadar içinden çıkılmaz bir duruma gelmiş ki dersanelerle durum ancak kotarılıyor. Bizim ülkemizde çocuklar harcanıyor Imtırak, önlerine üstesinden gelemeyecekleri bir müfredat konuyor. Hadi bunu şimdi oku, çalış deniyor. Bu kadar yüklemeye gerek var mı bir kere önce bunu sormak lazım. Matematik, fen ya da başka dersleri daha az ama öz görüp başka ülkelerin insanları hayatta başarılı olurken biz ne yapıyoruz? Zannedersin ki bu ağır eğitimden biz hep bilim insanı çıkarıyoruz:)

    Senin kafandakileri anlamam zor değil. Olan hep çocuklara oluyor ve ben de en çok buna üzülüyorum.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Sevgili Semi M. Eller yorumuna canı gönülden katılıyorum. Benim son iki yazım da bu konu üzerine. Ülkemizde eğitim zaten yok. Dershaneler ise bu yokluğun sadece tuzu biberi. Olsa ne olmasa ne? Bugüne kadar dershaneler ne yapmışlar demiyeceğim elbette yararlanan çocuklar olmuştur ama dikkat edelim ki yararlanmak isteyen çocuklar yararlanmıştır. Ve unutmayalım ki yararlanmak isteyen çocuk, anlamak, öğrenmek isteyen çocuk illaki yararlanacak yerler bulacaktır. Okullar özellikle dershaneler oldukça tek yönlü eğitim vermekteler. Ama eğitim sadece türkçe, mat, ing, fen ya da sosyaldan oluşmaz ki! Oluşmamalı da. Mat hiç anlayamayan, o karışık işlemlerin sırasını ezberlemeye çalışan öğrenciler yok mu? peki matematik o işlemlerin ezberlenmesiyle olacak bir alan mıdır?

      Çocuklarımızı ilgi alanlarına göre ayırmalı, başarılı olabilecekleri alanlarda eğitim vermeliyiz. Dershaneler bu olgunun tamamen dışında kalmıyor ama çok çok küçük bir parçasında kalıyor. Onlara kalsa her çocuk dershaneye gitsin isterler. ama dağcılık kursuna, resim kursuna, sadece piyano kursuna vb. gitmesi gereken çocuklarımız var.

      http://bigayingunlugu.blogspot.com/2013/11/bos-ders-kac-para.html

      Sil
    2. her iki yorum için toplu bir yanıt daha isabetli olacak sanırım.

      oturduğum yerden eğitim sistemini değiştiremem. bunun hayal olduğunu biliyorum. değiştirmeye kalksam dişliler arasında öğütüleceğimi de biliyorum. o sebeple milli eğitimden uzak durmam.

      lakin bir gerçek var ki bu gerçek hangi sistem gelirse gelsin dersanelerin veya türevlerinin asla yok olmayacağının bir işareti. ülkemiz aile yapısı. hemen örnek veriyorum

      matemetik öğretmeni olduğumdan bahsetmiştim. dersimde bir öğrenci gayet sessiz sakin. çocuğa laf atıyorum çıt yok. soru çözdürüyorum tepki yok. okuldaki öğretmeniyle görüştüm. orada da aynıymış. tuttum bu çocuğun elinden ve beraberce drama kursuna yazılmaya gittik. ilk derse beraber katıldık. pandomim çalışmaları vardı ve çocuktaki robotik haller yavaştan kırılıyordu.

      ertesi gün anne babası geldi. babası neyse de annesi bildiğiniz köpürüyordu. "siz oğlumun doktor olmasını engelliyorsunuz. benim kız kardeşimin oğlu doktor oldu bu da olacak. " işte asıl devrim gerektiren şey bu kafa yapısı. üstelik eğitimli bir hanım. bir bankada veznedarlık yapıyor. çocuğunu doktorluktan daha çok robotluğa hazırladığını bilmeden

      değişmesi gereken zilyon hadise varken en gerekiz yerden başlamak çok ama çok garip. üzücü

      yatıyorum kalkıyorum şu çacukların istikbali ile oynamasınlar diye yakarıyorum. ötesi boyumu çoktan aştı. bırakın siyasal otoriteyi çocukların ebeveynleri bile çocuklara seçenek sunmuyor. nereye gidiyoruz, elli yıl sonra bu enkaz nesil nasıl bir sistem kuracak çok merak içindeyim



      Sil
    3. Selamlar,

      Keşke benim de sizin gibi bir öğretmenim olsaydı. Öğretmenler bile artık veliler gibi düşünüyor. Hiç bir öğretmen üniversite dışında bir kapı göstermedi bize. Ben futbolcu olmak istiyorum diyen çocuğa gülmüştü bizim öğretmenimiz. Erkeklerin boş hayalleri diyerek. Ne yol gösterdi, ne de bir kaç sözcükle destek verdi. Herkes robotlaşmış.

      Sil
  2. Imtırak, Kaan`nın ilgili yazılarını okudum. O kadar güzel bir özet geçmiş ki, her şey net aslında.
    Senin düşüncelerini anlayabiliyorum. Aile yapısı, çocuk yetiştirme tarzımıza kadar her şey o kadar yanlış ki ve bu olmayan sistem yıllardır bunu daha çok körüklüyor. Türkiye`de eğitim 'doğru insan' yetiştirmeyi bir tarafa bırak, çocuklar üzerinden sözde eğitim bahanesiyle para kazanılan bir kaynak olarak görülüyor.
    Çocuklara üniversiteye gitmeyi ya da ne bileyim bilmem ne sınavını kazanmayı hedef olarak göstermek onları ne kadar yanlış yönlendirdiğimizin kanıtı. Her çocuk üniversiteye gitmeli midir? Meslek okulları neden gerçek varolma sebeplerine uygun eğitim vermezler? Pekçok işyeri neden en 'kıyrıtık' görev için bile üniversite mezunu ister? Peki bizim bu kadar çok üniversite mezununa ihtiyacımız var da neden çoğu işsiz?

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. bu sorular daha da artırılabilir semi. ama şuan ki sistem ile bir öğrenci üniversite okumak zorunda. bu bir realite. ideallerden bahsediyoruz aslında hep. "meslek liseleri şöyle olmalı öğrenci üniversiteye gitmek zorunda değil." günümüz şartlarında zorunda malesef bu böyle. ve bu çarkta dersaneyi kaldırmak. pire yüzünden kaşınan bir kedinin ayaklarını çok hareket ediyor diye bağlamak olacaktır.

      ayrıca evet büyük bir kısım dersane bloğu var ki amacı nesli eğitmekten kazanç sağlamaya taşımış durumda. ama şu halde benim çalıştığım ve öğrencilerden sadece yıllık 75 ila 125 tl talep eden - ki bunlar da döküman olarak geri veriliyor- kurumların da isim altında tutulup içlerinin boşaltılması. bu dahi işin ekonomik kaygılardan daha uzak hedeflerle olduğunu söylüyor. biz bakanlar kurulunun son haberinden önceye kadar matematik inkılap fizik gibi dersler yerine sadece ingilizce kürtçe müzik resim gibi dersler verebilirsek hayatımıza devam ettirebileceksiniz mahiyetli bir yazı aldık.

      biz ne dersek diyelim. geçerli olan sistemde ücretli veya ücretsiz tüm dersaneler gençlerin can kurtaranı. bu da ellerinden alınırsa neler olur hiç kestirilemiyor.

      Sil