22 Temmuz 2013 Pazartesi

hayalet


Yastığın yüzümde yol yol iz bıraktığı bir anda yitirdim inancımı aldığım derin nefesle birlikte. İnancım hayaletlerin olmadığı yönündeydi. Artık şehir merkezindeki bilmem hangi ağaçtan imal edilmiş sunta levhanın üzerine ben de not düşebilirdim. “İnancımı kaybettim”. Notumun diğer kayıp ilanlarından tek farkı inancıma ait bir portenin olmazdı. El yazıları bile aynı olurdu. Hüsran dolu, gerçekliğin ağırlığı altında ezilmiş ellerin izleri.

Ölenlerin  tekrar bu dünyaya aramıza dönmeyeceğine inancım kati idi. Sarsılmazdı. Hayaletin olmaması gerekirdi. Giden, terk eden , gönderilen hatta sürülen yeni konumundan memnun olmalıydı, zorundaydı.  Kurduğum tüm bu gerçeklik, yastığın yüzümde yol yol iz bıraktığı bir anda buzdan buhara dönüştü.

Kurulan gerçeklik dünyasında yeri olmayan duygularıma kırık kalemle imzaladığım dar ağacı biletini uzatırken, gideceği yerde baki kalmasını beklemiştim. Yastığın yüzümde yol yol iz bıraktığı o an beklentimin hiç de gerçek olmadığının gerçeği doldurmuştu içimi. Tüm haşmetiyle yıllar önce sürdüğüm duygularım yeşil kıyafetleriyle buruk bir tebessüm yolluyordu zihnimin en kuytu köşelerine, eskiden yaşadığı yerlere.

ne yapmalı şimdi. o metruk yerlerin örümcek ağlarını mı temizlemeli yoksa benzer bir bilet daha mı imzalamalı ebedi yok olacaklarını ummadan.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder