20 Aralık 2013 Cuma

karalama....

eşcinselliğin hala arafda kaldığı bir dönemin çocukları olarak geçmişin şanslıları, geleceğin bahtsızları rolünu gayet iyi oynuyoruz aslında.

hayatımızın yedi rengini hiç bir metaforda kullanamadan bir bayrağın üzerinde taşıyanlar da var. sadece birinde kulaç atmaktan yorulmuşlar da

eşcinsellik bir aşırılığın yaşanması değil mi bir bakımdan.

duygu....

şundan yüzde yüz eminim ki birkaç istisna dışında tüm eşcinseller aşırı duygusaldır. ya da aşırı mantıkçıdırlar.

renkler bazında ya çok renkliyizdir. ya da tekilizdir griden ibaret.

tanıyamadım itidali sağlamış bir eşcinsel.

ortada olmanın kaderi bu sanırım yaşananlar hep birer uçta olmak zorunda oluyor.

ki fizik haklı çıksın. ki denge sağlansın. araf az biraz da olsa cennete veya cehenneme yaklaşsın. alacakaranlık ya geceye ya gündüze evrilsin.

beklentimiz bu belki de.

ya da değildir. saydığım onlarca ya....ya lardan birini farklı seçmiş olmamız bizi uçlara taşımıştır.

kim bilir.

belki de ben yalnızımdır sadece bu arafta. sadece ben duyumsuyorumdur hissizliği. yada hissetmekten korkmayı tek ben yaşıyorumdur kendi kabuğumda.

başka kabuklarda varsa böyle bir kahraman. beklerim kabuğuma

sağlıcakla....

2 yorum:

  1. Bazen tüm insanlar kendi kabuklarına çekilmiş, öylece zamanlarının dolmasını bekliyormuş gibi hissediyorum. Dünya bir araf mı? Yoksa çoktan öldük mü? Yoksa aslında biz cehennemdeyiz ama farkında değil miyiz? Kendilerini hayatın akışına kaptırmış, fazla düşünmeden, sorgulamadan yaşayan insanlara özeniyorum.

    YanıtlaSil
  2. o insanlar gözümde superman den daha yetenekli. hayatı tasasız atlatabiliyorlar.

    aslında bu dediklerini dün izlediğim "kelebeğin rüyası" filmi de değiniyor.
    kelebeğin rüyası mıyız yoksa ruyamızda kelebek miyiz? hala ayrımı yok bence

    YanıtlaSil