Bakır kaplarda su içmek hayatın kendisi aslında. Elinize
alır almaz hissediyorsunuz sıcaklığını suyun. Kaynar mı olduğunu ya da hangi buzun bağrından kopup
geldiğini hissediyor parmak uçlarınız önce . gayri ihtiyari çekiveriyorsunuz
elinizi soğuk da olsa sıcak da belki
soğuğun yaktığını ilk böyle öğrenmişizdir kim bilir. Evrile evrile bu hali aldı
diye övündüğümüz sinir sistemimiz birden çekiverirken elini her şeyin sonucu
daha en başından belliyken içsel mekanizmalarımız neden çekmiyor çektirmiyor
ellerini soğuktan ya da sıcaktan hala evrilmemiş bi ruha mı sahibiz daha kaç
milyon yıl beklemeliyiz ki çekinme refleksi geliştirelim acı dolu hayat
meyvelerinden yoksa gerçek değil mi evrilmek evrim
Evrime inandığımdan değil yazdıklarım sadece içimdeki
keşfedilmemiş organlar cevap arıyor en basit solucan bile iğne batınca hoplaya
zıplaya kaçarken ben yaratılanlanların
efendisi insan olarak neden hala acıya sürünerek ilerliyor buluyorum kendimi
Balık pulundan aynalarda ne kadar kolay itiraf ediliyor
bunlar ne kadar kolay çıkıyor yol haritası mutluluğun peki haritaya sahip olup
da yolculuğa çıkmamak da neyin nesi hangi gelişmiş duygu yapar ki bunu
Ve sorumuzun nur topu gibi yeni bir sorusu olur an itibari
ile ben ruhsal evrimimi isteyerek makinamı olmak istiyorum acaba makine olup
düğmeleri kapatmak kim kapatacak o neyi düşünüyor
Ahh sorular keşke hartamda birer rota olsaydınız beni
çağıran çözdükçe kabuğumdan çıksaydım siz açıldıkça ben mutluluğa bir adım daha
yaklaşsaydım
Ya da hiç cevabınız olmasaydı geldiğiniz gibi gitseydiniz
sonsuz yapraklı papatya da kim fal bakar ki kim umutlanır kim acıya gark olurdu
ki papatya sarı titrek masum beyaz
beklerdi süslerdi süslelemek
beklemek aslında masamdaki hilkat
garibesi vazo sadece bekliyor süslediğini ben düşünüyorum aslında o ne diyordur
ki sorsam ne der bana yıllarca sana
baktım sadece yüzüne değil ruhuna aşinayım artık seni sevecek olandan daha çok
seviyorum seni der mi ya da pılını pırtısını toplayıp böyle adam olmaz olsun
deyip kaçar gider mi
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder