10 Mart 2013 Pazar

karalamalar 3 - cevap niteliğinde...

efendim, mutlu zaman dilimleri diliyorum öncelikle. hangi saat siztemini kullanırsanız kullanın ortak geçer ifade mutlu ya da kaliteli zaman geçirmek.

gerek bahar yorgunluğu gerek uzun yıllar ağır tedavilerle uzaklaşmaya çalıştığım majör depresyonumun hortlama çalışmaları, gerek izlediğim weekend filminin hala üzerimdeki etkileri -evet efendim hala o filmin tesirindeyim kendime de inanamıyorum.öyle bir ruh hali işte. naif mi dersiniz çıt kırıldım mı şımarık mı ne derseniz hepsini hak ediyorum :)-sebeiyle depresif bir yazı kaleme almıştım. ama semi m ellerin paylaşmış olduğu yazısı üzerinden yaptığımız yorum alışverişleri bu yazının yazılmasına vesile oldu. bi nebze de olsa karanlık atmosferimden çıkabilmiş oldum. sevinçliyim.

kendileri;
"...Onlar için kafamı sorgulayan tek konu belki de şu kimlik sorunu. Ya da şöyle diyeyim, mutlu olmak için insanın kendisini bir yere ya da bir kimliğe ait hissetmesi gerekir mi?
Çok ucu açık bir konu:)
Dünya vatandaşı ve herkese/her şeye eşit mesafede duran bireyler mutlu olamaz mı?"

demişti yorumumuza  verdiği cevabın bir kısmında. konu ise çok uyruklu evliliklerde çocukların dil gelişimi üzerine yapılandırılmışdı. burada hazır imkanı yakalamışken semi yi ve saygıdeğer eşlerini çocuklarına çift dilliliği aktarmak için gösterdikleri gayreti tekrar tebrik etmek istiyorum. çoğu ebeveyn bu durumun üstesinden gelemiyor. - sohbetin ayrıntıları için üsteki bağlantıyı kullanınız-

bir önceki yazımda mutluluktan bahsetmiştim . geçen zamanda mütemadiyen mutluluk mefhumu tefekkürleri ile hemhal oluyorum. sebep ise gayet basit mutlu muyum?

gelen bu soruları da bu ruh haliyle bana sorulmuş gibi hissederek direk üstüme alındım ve sizlerle de paylaşmak istedim. çünkü sorun o kadar bizden ki

mutlu olmak için bir yere dahil olma şartı bence günümüz yanılsaması. asıl mutluluğun önündeki bir engel. bir baraj. seddi kaldırsak lebaleb mutlulukla dolacak bir yüreğimiz var aslında. bu engel sürekli olarak kendimizi bir grubun içine sıkıştırmamız kendimizi idealrımızı tahayyülerimizi. ikinci soru aslında daha çok cevap niteliğinde benim için

evrensellik her zaman ana mutluluktur. matematikçi olmam sebebiyle orta okul müfredatından bir örnek vermek isterim. kesirleri hepimiz biliriz. toplama çıkarma gibi basit işlemleri yapabilmek için paydaları eşitlememiz gerekir ki genel kabul olarak paydalar ortak katta eşlenir. yani büyütülür. ki işlem yapılabilsin. paylar artık beraber iş görebilsin. bir deikinci branşım olan sosyolojik bir bakış açısı kazandıralım bu örneğe ki hacim kazansın .  farklılıkları isşem yapma niyetiyle bir araya girersek daha zengin meteryaller, daha zengin bir payda elde etmiş oluruz. bu duygular cihetiyle de böyledir mutluluk katlandıkça katlanır sevinç ve ya şen kahkahalar...

efendim başta semi hanımın yorumuna cevap niteliği olsa da birde bu işin bizcesi var. biz eşcinseller olarak - bu arada neden sürekli olarak gay kelimesi yerine eşcinsel ibaresini kullandığımı soranlar oldu çeşitli vesilelerle onada açıklık getirlelim. türkiye de hoseksüel insanların daha rahat olabilmesi gibi bir amaçla hareket ediyorsak kullandığımız terimler de topluma yabancı ya da ithal terimler olmamalı kanaatindeyim. yabancı özentisi diyenlerin elindeki kozu alma gibi bir amacım var - bahsi geçen kimlik bunalımını çokça yaşıyoruz. biz nereye aidiz. neyiz neciyiz. bildiğiniz devekuşu hadisesi. deveysen koş kuşsan uç diğenlere hayır biz deve kuşuyuz. bu canlı yelpazesinde bir yere sahip olan yaratıklarız diyebiliyor muyuz.

ya da zaten bu konuda yaralı olan bizler uzaktan bakmanın kuşatıcılığına ait olan bir bakış açısına dolayısıyla farklı görüşleri kabullenmede gönlümüzde her kesimin rahat edeceği sandalyemiz mevcut mu ?

son olarak derim ki her meseleye eşit mesafeyle yaklaşmak bence mutluluğun en temel öğesi en kuşatıcı yanı.

en geniş gönüllerle sevgili semi nin tabiriyle dünya vatandaşlığı ile önyargısız bir hayat sürmek dileğiyle


not: zorlama bir yazı olmuş olabilir. lütfen başda arzettiğim psikolojik gerilimime verin



2 yorum:

  1. Benim gönlümdeki sandalyem hazır:)
    Güzel ve içten bir yazı olmuş. Benimki çok kışkırtıcı bir yorumdu kabul. Cevabı bende de aynen dediğiniz gibi mevcut. Olabilir, neden olmasın ki.
    Milliyetçiliği, cinsiyeti, kökeni, hatta dini bir kenara bırakıp "insan" gözüyle bakmak bu kadar da zor olmamalı.
    Bu konu dine gelinde biraz daha zorlaşıyor. İnanmak şart mı desem mesela:) İyi insan, doğru insan olmanın yolu dinden mi geçer?
    Bir de bu açıdan bakarsak neler çıkar ortaya:)
    Zor yolu seçtik tabii ki, bu değerlerle çocuk büyütmek sürüden koyunu çıkarmak demek:) Onlara her türlü sorgulama fırsatı vermek demek. Din özgürlüğü demek.
    Sizi depresyonunuzdan biraz olsun çıkardıysam ne mutlu:)
    Girmeyin depresyona, çıkın havayı koklayın, kuşları dinleyin ve hep güzel şeyler düşünün.
    İyi pazarlar:)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. ne iyi dilekler :) tatil günüm yarın olduğu için bir yürüyüş düşünüyorum şöyle dağlara doğru annemden habersiz bakalım belki de ovaya inerim fotolarıda paylaşmak istiyorum açılmış olurum

      din bambaşka bir olgu tek başına airdelenmeli lakin. herkes aynı sistematiğe tabi olacak diye bir zorunluluk elbette ki yok. ben gerek yetiştirilme tarzı gerek kendi isteklerimle müslümanlıkta karar kılmış biriyim. ama herkesin kararı bambaşka bir eksende olabilir. önemli olan insani boyuttur. günümzde bu söylemle yola çıkmış onlarca fikir var.

      cemil meriç dünyaca bilinen sosyolog kızı ümit merice asla din duygusu vermemiş tamamiyle insani değerleri aşılamıştır ki bence bir ebeveynin asli vazifesi de budur. din kendi kendine de yetişebilen bir kavram. dağın ücra bir köşesinde kendime bir inanç felsefesi geliştirip çeşitli ritüellerle süsleyip bir din olgusu yaratabilirim ve tek mensunbu ben olarak bu dini sonlandırabilirim. lakin tek başına asla insani değerler sistematiği geliştiremem. dolayısıyla bu tip değerler aileden çevreden olmalı oluşturulmalı.

      hasılı din dil millet cinsiyet yönelim ayrımı yapmayana bir dinamiğe sahip birey elbette güzel şeyler düşünür. güzel düşünen güzel görür. güzel gören güzel işler. güzel işleyen güzel netice alır. ve güzel netice alan mutluluğun çok katmanlı perdesinden birini daha al aşarı etmiş olur.

      Sil