gittik, gezdik, gördük, hasret giderdik ve yine döndük. sözü fazla uzatmadan uzun süredir yayınlanmayı bekleyen sevgili beyaz çikletin yazısını paylaşmak istiyorum. resimler müzik ve eser kendine ait yerleştirme düzenini bana bıraktı. formatımızı hatırlarsınız. günlük hayattan seçilen bir fiilin kendilerindeki yansımasını görmek, neler çağrıştırdığını bilmek isteğimizdi. beyaz çiklete "gitmek" fiilinin şerhini düşmesini rica ettiğimde kırmadı sağ olsun
.
bu kadar beklettiğimden ötürü de beyazımdan özür diliyorum.
keyifli anlar dostlarım
***
Gitmek fiilini kulağıma çalınca aklıma ilk gelen
yönetmenliğini Hüseyin Karabey’in senaristliğini ise onunla birlikte Ayça
Damgacı’nın yaptığı “Gitmek : Benim Marlon ve Brandom” adlı film oluyor.Ayça ve
Hama Ali birbirlerine aşıktır.Biri İstanbul’da diğeri ise Irak’ta.Ayça bir
seçim yapar ve aşkının peşinden gider.Filmin en can alıcı yerlerinden birinde
şöyle der ifadesi derin : “ Kim uçurdu acaba kafamı ? Ben kafam olmadan da
yaşarım;çünkü elim,kolum,bacaklarım var sana ulaşmak için ve bir de el bombası gibi
fırlatıp,tüm kahrolası sınırları havaya uçuracak bir kalbim.” Gitmek
aşktır,aşkın özünü gitmek oluşturur.Uzakları yakın eden o sihirli zaman
dilimleri,özlemler ve üstüne tazeleğini koruyan bir sürü anı.Sevgiliyi görme
hissi,kokusunu duyma hissi.Benim babam da gitti,sevgilim.Gitmeyi tercih
etti.Küllerimi savuracak yer bulamadım yirmi bir sene içimde,yer yoktu dışarı
da atamadım.Dışarıda insanların dertleri,konuşmaları,hasetleri,bini bir para
yoktan var olmuş halleri.Atamadım içimden.Yıllarca dağlara,bozkırlara baktım
durdum mutfağımıza açılan minik bahçemizden..Gitmek üzerine konuşuruz annemle,o
gitmedi misal.Benim yanımda olmayı tercih etti,sevdi beni.Yıllar geçti ancak
babama karşı ne hissediyorum hala bilmiyorum.Ama şunu biliyorum ki giden
sevdiğinin ardından bir ömür bırakıp da gidiyor,ömrünü ellerinize üflüyor hafif
bir rüzgarla,oradan yüreğinize kayıyor,kayıyor.Engel olamıyorsunuz.
Dilber’e de engel olamadılar,kızgınlıktı onun gitme
sebebi.Biraz da aşktan bir şeyler,içinde tutuşup durdu.Başını dik tuttu
Dilber,sevdiğine öfkelendi ve gitmeyi tercih etti.Hiç tanımadığı biri ile
evlendi.Dilber’in Sekiz Gününden bahsediyorum.Bir Cemal Şan filmi.Başına oturup
defalarca izlediğim,iç geçirdiğim film.Dilber kendisine değer veren biri ile
gitti.Hafif bir rüzgar eşliğinde,dümdüz bir ovanın hafif yeşil örtüsü ile.Bozkıra
dikti başını,ardına bile bakmadan gitti.Sonra bir can aldı Dilber,ölüme yürüdü
ve öldürdü.Elleri aşktan bir ölüm üfledi,bir ömür yitti ardından.Gitti sonra
Dilber,sessizce.Bozkır uğurladı onu sadece,o gözyaşı döktü ardından.
Bir gün ben de gideceğim.Nereye olduğunun önemi yok.Canım
acıyor,yankılanıyor sesim coğrafyamda.Dünyaya neden geliriz bilmem,bunca hüznün
içinde ürpermez mi insan demsiz geçitlerde.Sabah vakti ya da bir ezan gecesi
titremez mi kalbindeki nar taneleri.Kendi ellerimizle atmadık çölün ortasına o
nar tanelerini ? Sonra tekrar nasıl üzerini örter insan
yaşadıklarının,yaptıklarının ? Alev almaz mı nar taneleri,yürekler yanmaz mı ?
Hivron’u bilir misiniz ? Hakkari’de tanıdım ben onların
müziğini,yıllarca ve yollarca dinledim.Ruhumun müziğini yapan bir grup yürekli
adam diye tanımlarım ben onları.
Yazım boyunca “Dicemidim’i” dinledim.Derler ki Dicemidim’de
;
Üşüyorum
Beni sakla bozkırım
Gözlerinin inlerinde
Örgüleri bana barınak
yap
Örgülerini ümitlerimin
süsü yap
Üşüyorum gene
Beni sakla
Beni güzelliğinde
sakla
Sonsuzluğunda
Gözlerini aç bana
Derdini anlat bana
En büyük hayalim bir gün bozkırın olduğu bir yere
gitmek,minik öğrencilerimle.Sadece güneşin ve uçsuz bucaksız bozkırın olduğu
bir yere.Tekrardan hayat bulmak için,bu sefer kendi ömrümü kendi ellerime
üflemek için.
***
gitmek ne güzel bir konu ve ne de güzel yazılmış.. ellerinizden öpüyorum blogdaşlarım, bu arada bende yazılmaya koyuluyorum kendi üstüme düşen taraflarını ;)
YanıtlaSilteşekkürler kaan
Silbeyazım sağ olsun ilk oldu. öncü oldu. umarım güzel şeylere meyve olur. küçük çaplı da olsa
sabırsızlıkla bekliyoruz
Yazarken dinlediğini ben de okurken dinledim.
YanıtlaSilMüzik eşliğinde "gitmek" konusu daha bir hüzünlü geldi.
Beyaz Çiklet kadar güzel bir yazı yazıp olayı kotarabilir miyim acaba bilemedim ama deneyeceğim:)
Bu arada hoş geldin!
hoşbulduk semi
Silçok hoş bir müzik seçimiydi, gerçekten ilk okuduğumda müzik eşliğinde bende gittim dolandım bozkırlarda dağlarda
semi; önemli olan fiilin sizcesi nasıl olduğu sorunsalı çok da mühim değil. semi fiilini nasıl görüyor sorumuza cevap alalım yeter sanırım bilmem katılır mısın ?
ımtırak ımsı ;)
YanıtlaSilBuraya yorum yapmak doğru olur mu bilemediğimdem çekimser kaldım.Lakin yazımı yayınladığın için sana buradan teşekkür etmekten de geri kalamadım.
Ayrıca blogdaşlara da güzel yorumları için teşekkür ederim.Ben de sizlerin yazılarınızı heyecanla bekliyorum :)
emek senin emeğin üstad ben sadece ayna olmak istedim. asıl benim teşekkür etmem gerekli kırmayıp bu projeme dahil olduğun için
SilMeraktayım, nerelerdesin?
Sileksik olmayın semi
Silsıkıntılı birkaç süreci atlattık
umarım güzel bir dönem gelir önümüze