25 Temmuz 2013 Perşembe

filmden nerelere


Merhaba

Sevgili  o gay” bir film önerisinde bulunmuştu.” Sala samobójców (Suicide room. İntihar odası. )” Tavsiye niteliğindeki yazısında ilgimi çeken birkaç kelime görüce saldırdım filme bildiğiniz. İndirmeler, müsait zaman bulmalar derken yeni izledim filmi.


Beni baya eskilere götürdü film. Her defasında lanet okuduğum dağ başı yatılı lisesi birden gözüme sevimli gelmeye başladı. Sevimli abartı olmuş olabilir tabi de işte iyi huylu diyelim bari.


Lise hazırlıkta sınıfımın en kalıplısıydım. Nedendir bilinmez bu erken gelişimim lise birinci sınıftaki hayal karartan olaydan sonra sadece en kısmına oldu. Hücresel travmaymış. :P Boyum hala 175. Kardeşiminki 189 dayımın dedelerimin amcamın 185 üstü olduğundan azıcık haklılar gibi.


Bu fizikten dolayı okulun zaten ebedi açık kadrosuna sahip  olan güreş takımına alındım. Zaten filmi izlediğinizde “anaaaa” deyip ne demek istediğimi anlayacaksınız. Bu durumu  birkaç kişi fark etti o an. Ama dağ başındaki o lise internete hatta baz istasyonlarına bile o yıllarda sahip olmadığından  çok yayılmadı. Taa ki beni lise birde resmi bir tatilde yurdun az mevcutlu olduğu bir zamanda kıstırmalarına  kadar. Gerisi malum….


Sosyal medyanın linç edici yönü maalesef çığ gibi büyüyor. Bir film diyebilirsiniz. Ama daha birkaç gün evveline kadar Şafak Sezer e de aynı yapılmadı mı ? Adamın filmlerini izlemem bile. Lakin bize göre menfi ya da müspet bir durum içine girmesi illa psikolojik linç başlatma sebebi midir? Yaptığı doğru veya yanlış, asil ya da alçakça ne olursa olsun kendi fiillerinden kendisinin mesul olacağının farkına bile varamıyoruz.


Ayrıca sosyal medyanın şöyle bir etkisi de var. Duygular dünyasında cesareti çok ön plana koyuyor. Buna ben de dahilim. Normalde olabildiğince hızlı konuşan bazen kekeleyen biriyim. – varın düşünün öğrencilerin halini- . Burada  bu durudan eser bile yok. Bu genişletilebilir. Bu durum fıtratında şiddet önemsenmeyecek ölçüde var olan bireyleri bile” sosyal medya palalıları” haline getiriyor.


Bir de sevgili o gay in bir sorusu daha vardı.” İnsanı ne kadar etki altında tutabilirsiniz?” mahiyetinde. Karakterimiz üzerinden yola çıkarsak, zaten bir linç girişimi maduru. İlgisiz aile kurbanı. Etki altında tutmaya bile gerek yok sanırım.kuzu modunda konrol altına alınacaktır.


Görüşmek üzere dostlar





2 yorum:

  1. Arkadaşımla eşcinsel erkek takıntımızın yoğun olduğu sıralarda tumblr'da bir gif gördük. Çok yakışıklı bir çocuk çok tatlı bir diğerinin koluna sürtünerek geçiyor, sınıftalar. Bu gifi görür görmez aşık olmuştum. arkadaşım o bir film, dedi. Ama izlememişti.

    Sonra başka birgün tekrar bir gif gördüm yine aynı filmden. Sonra koydum kafaya , izledik arkadaşım da ben de. İzlemeden bir gece önce Dominik'in o makyajlı üzgün suratı gözümün önünden gitmediği için uyuyamamıştım bile , henüz izlemeden bile hayatımın filmi diye geçiriyodum içimden. Sonra izledim.

    İstediğim gibi gay görüntüsü yoktu yeterli miktarda, ama konu zaten bu değil tam olarak. Normal bir film olarak değerlendirdiğimde cidden harika diyebiliyorum, hatta o sıralar çok etkilenip ben de bir yazı yazmıştım filmle ilgili şuan yok o yazı.
    Öyle işte, söylemek isedim o filmi çok seviyorum..

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. hoşgeldin helen

      iyi ki söyledin gerçekten eşcinsel öğeler barındıran bir film ama tematik diyebileceğimiz birşey değil. eşcinsellik olgusundansa sanala bağlanma olgusu daha fazla irdelenmiş.

      bu arada eşcinsel erkeklere merak durumu ilgimi çekti doğrusu :)

      yorumlarını her zaman bekleriz

      Sil