2 Temmuz 2013 Salı

tavşan yazı

merhaba dostlar

bakalım bu sefer tavşanımız bizi hangi deliğe götürecek.

evimiz manisanın köklü bir semtinde evler birbirine olabildiğice yakın ne var ne yok duyuluyor. odamdan terasa açılan bir kapı var . terasta komşunun balkonuyla tam kahve muhabbeti yapma kıvamında. komşunun 1.90 lık atletik oğlu eve kız arkadaşını getirmiş. balkonda oturuyorlar. ben de terasta Elif Şafak ın Araf isimli kitabını okuyorum açmakta olan glayörlerimizin arasında. tabi kulak misafiri olmamak imkansız.

başta bol aşkımlı, bol bebeğimli, gayet iğrilti- böyle mi yazılıyor bakmadım şimdi ama yöresel olarak biz böyle teleffuz ediyoruz- duran sıfatlarla birbirlerine hitap ediyorlar. ee gençler sonuçta. biraz zaman geçince oğlan heyecanla birşeyer anlatırken kız arkadaşına da arada hakaretler ediyor. " kızım sen salak mısın?" "gerizekalısın kızım sen" paralel evrene geçiş yaptığımı felan düşünmeye başlayacak kadar ken beynime sıçradı. ama daha yeterli değilmiş ki kızdan oğlana ağza alınmayacak galiz bir küfür savruldu ki nevrim döndü. 20 dakika önce aşıklardı bunlar birbirine

irticacı-eskiye özlem düyan manasında ki gerçek anlamıdır- değilimdir.ama birden düşünmeye başlayınca "aşk" kavramına neler oldu demekten alamadım kendimi. elimdeki kitap arafı yaşayanları anlatırken, aşk çoktan arafı geçmiş, kabuk değiştirmiş  özlediğimden, hasretini çektiğimden bambaşka bir cisme bürünmüş yaslandığım duvarın hemen bitişiğinden  sesini duyurdu bana.

nerde dedim o yarin düşmüş mendiliyle sarhoş olmalar. nerde kuytu köşelerde buluşmalar. gül kokulu mektuplar. ne oldu onlara. gömdük mü ? sürdük mü? modern zaman piramitlerine kalbini çıkartıp kurban mı verdik? ne yaptık ?

dedim ki hasret çok az bulunana bende. daha önce izlediğim bir filme gitti aklım. israil almanya ekseninde geçen bir film. ismini unuttum. almanya da bir eşcinsel barda alman eşcinsel israilli ajana şu manada bir kaç şşey söylüyor "benim gibi olan bu kadar azken bir de yönelimlerimizle -a p durumuna gönderme yaparak- seçeneklerimizi kısıtlamak çok acımazca olmaz mı?" böyle bir duruma sahibiz gerçekten. ve böyle bir ortamda mazide bir hatıra olan aşkı arzuluyan ben . çok ümitsiz vakayım :)

tavşan yazı dedik ama sevgili tavşanımız bizi derin kuyuya sürüklemiş. çıkıp yeniden sıçraması gayet zor. en iyisi mi bu günlük bu kadar diyelim

kendinizi koruyun dostlarım. aşk katilleri her yerde

2 yorum:

  1. Her şey nasıl hızlandıysa aşklar da hızlandı. Hasretlik, özlem gibi kavramlar çoktan bizi terketti. Annem babamı 5 yıl nişanlı beklemiş:) Düşünsene şimdi kim bekler! İnsanlar kolay elde ediyor ve bu yüzden kolay da vazgeçebiliyor.Belki de mesele bu...

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. kolay gelenlerin kıymetini bilinmemesi çok daha ağır birşey. çünkü duygu kolay kaybediliyorsa arkada oluşan enkaz ya yoktur - ki çok acı verici- ya da enkazlar birbiri üzerine binip koca bir moloz yığını oluşturuyordur.

      lisedeyken yatılı okulda yemek süresi çok kısıtlıydı. 400 kişi yemek al ye derken çoğu tabağını bitiremezdi. tabi başlarda. o yılların hatırası hızlı yemek yemek. ama zararlarını görüyorum.hızlı yemek gibi fiziksel bir durum zararlı oluyorsa ya hızlı duygu tüketimi ruhlara neler yapıyordur. hayali bile ürkütücü

      Sil