27 Şubat 2013 Çarşamba

karalamalar 2 - lise yıllarımdan günümüze

bu yazıyla aynı paralellikle bir yazıyı  semi m eller in öncelikle bir anne olarak  blogumuza katılması üzerine kaleme almak istiyordum. arkadaşımdan gelen mesaj da eklenince demek zamanı şimdiymiş dedim 25.02 2012  saat 02:20 de mabel matizin kül hece şarkısı eşliğinde yazdım. paylaşılması gerektiğine karar verdim.

"çok değil 7 yıl evvelinde erkek yatılı bir lisede okurken kadınlar erkeklerden daha üstündür demiştim. gülüp geçenler katılıyorum diyenler, az çok eşcinsel yakıştırması yapan bir grup insanın ellerine delil sayılabilecek birkaç şeyin geçmişliği ile daha fazla yüklenmeleri. öğretmen kadrosundan garip tepkiler, gibi çok sayıda yorum ve fikir almıştım.

okul gazetesi benimle yaptığı röportaj, müdürün ve pansiyon sorumlusunun "oğlum evladım senin işin yok mu bunlara kafa yoruyorsun" nasihatlari olayın artık kontrolden çıkmış bir halde benden çıktığını gördüm. bu az çok da olsa amacıma ulaştığımın göstergesiydi aslında. ben tohumu atmıştım. kişilerin fikir topraklarının elverişine göre mutlaka bir zaman sonra çimlenecekti.

dün gece hiç ummadığım bir arkadaşımdan bi mesaj aldım. evlenmiş, kızı olmuş. düşünmüş ve sanırım cemre ona da düşmüş. haklıydın demiş yatakhane dostum birkaç satırlık mesajında. kızım olunca anladım haklıymışsın.

mevzu haklı olma bahsi değil mevzu tohumun zamana karşı nasıl dirençle dayandığı. o fikri söylediğimden beri ben 2 kere intihar etmiştim ama ekilen tohum sabırla beklemiş ve ilk fırsatta delivermiş toprağı filizlenmiş.

dediğim şey aslında bir düz mantık eseri. her evlad sadece hamilelik ve-ve ya- doğum sebeiyle annesine borçludur. gerek islam kaynakları,  gerek modern medeniyetler, gerek aristo mantığı bunu böyle kabul eder. hatta ve hatta okuduğum bazı katolik hristiyanlık ve budizm eserlerinde de bu doğrultuda  söylemleri olduğunu farkettim.

düz mantık serüveni budan sonra başlıyor. kız çocuklar doğumla en azından bu duyguyu tattığından ve ya başkasına ödeyerek bu borçtan kurtuluyorlar. ama erkekler o hissin yanına bile yaklaşamıyorlar. borç ödemek şöyle dursun. dolayısıyla hep annelere borçlu kalıyorlar. alacaklı ise her zaman verecekliden üstün olduğuna göre bir genelleme ile kadınlar erkeklerden üstün olmuş oluyor.

ozamanlar hatinden fazla savunduğum bu tezi feminist arkadaşlarımla tartıştığımda çok da ayakları sağlam yere basar bulamadıklarını ama sonuç itibrıyla hoşlerına gittiğini belirtti. ayakları yere basar bulmamalarının sebebi ise daha bi garip doğum erkeğe bağımlılık gibi durumlar üzerinden kadınların üstünlüğü ispatlanamazmış.

şimdilerde ise bu görüşümün hala arkasındayım ama daha farklı sebeplerle. kadınlar gerçekten kadınlıklarıyla bulunursa bir erkeği her yolla ele geçiriler teoride ataerkil bir toplum o sebeple yüzyıllarca pratikte  gizil anaerkil bir toplum olarak varlığına devam etmiştir. valide sultanlar bunun en güzel örneği

anneler çocuklarına anne olan kadınlar  erkeklerin size minnetini acizane olarak size sunmak benim için büyük bir keyiftir.  "

görüşmek üzere efendim

14 yorum:

  1. İyi ki gelmişim bu bloğa diyorum her okuduğumda ben de:)
    Kendimi bir gruba dahil etmek bana göre pek değil. Öyleyim, böyleyim, şöyleyim...pek de bir önemi yok aslında.
    Bahsedilen konu, hele ki bizim toplumumuzda hiç tartışılmaz gibi. Size gösterilen tepkiyi anlayabilirim. Kim kimden üstündür diye hiç bakmadım ama zaten benim için aşikar olan bir kadının isterse her şeyi yapabileceği!
    Doğurganlık da işin diğer boyutu. Bu bir üstünlük müdür dersek, bu tartışılır. Bana sorarsanız evet derim. Bunun yerine geçebilen başka bir duygu olduğunu pek zannetmiyorum. Bilen varsa yazabilir:)

    Sizin bu duyduğunuz minnet duygusunu umarım benim evdeki veletler de bir gün bana duyar:))

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. isimlerin çok da önemi yok aslında önemli olan ortak paydalara sahip olmak yüreyimizde ne kadar insanın rahat edebileceği sandalyeye sahipsek o kadar dünyalıyız aslında

      bu sebeple bu veya başka blogda bulunmak bence gönlünüzün ne kadar doğal ve aslına yakın olduğunu simgeliyor.

      ve bu kadar doğal yüreğe sahip bir annenin çocukları yepyeni minnet ufuklarına sahip olacaktır kanaatindeyim

      Sil
  2. bloğunuzu takibe aldım:)banada beklerim:)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. hacer hanım hoşgeldiniz

      iade i ziyaretler konusunda ihtisasım olduğunu söylerler efendim
      sık sık görüşmek üzere

      Sil
  3. ben bu yazıyı sevdim. gizli anaerkilliğin varlığını iknar etmek iki yüzlülük olur zaten. baskın bi ataerkillikte yaşamaktan keyif aldığımı söylemek de benim için riyakarlık olur. O yüzden dediğiniz gibi normların oluşturduğu kavram isimlerini kategorize etme hevesimizi bi kenara bırakmalıyız.
    Koca bir çocuktan farkımız yok bazen. bu böyle ben bununla oynamam gibi bir şey oluyor bizimkisi de. kıyafetini sevmediğimizi yaftalayıp dışlamasını çok iyi biliyoruz.

    küçük bir not, doğurganlık tamam mükemmel bir histir ama üstünlük olarak tez olması tartışılır hatta sonuca bile varılmaz kısır bir döngü niteliğinde bir şey bence.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. aslında değinmek istediğim nokta salt doğurganlık değil doğum ve öncesi dönemdeki fedakarlıklar yoksa sadece doğurganlık hadisesine indirgeyerek bi ölçüme gidemeyiz net veri elde edemeyiz.

      ama elbetteki tez olabilme yeteneği her zaman açıktır. bahsettiğim gibi artık sadece bu tez üzerinde değil birçok veriyle kadınların belli başlı üstünlüklerini ispatlamak mümkün

      Sil
  4. Doğum tabiki çok enteresan, biz erkeklerin hiçbir zaman anlayamayacağı ve hatta biraz bilim kurgu romanlarını andıran bir hadise. Ama açıkçası hiç senin baktığın açıdan bakmamıştım olaya. Sanırım bunu bir tanrı vergisi görenler olduğu gibi lanet sayanlar da vardır.

    Ben kesin bu bir üstünlüktür diyemiyorum ama anneliğin kesinlikle saygı duyulması gereken bir şey olduğunu düşünüyorum. Anne hakkı ödemek gerçek manada imkansız.

    Annemi sinirlendirince ana ol da anla diyecem ama olamayacaksın diye kızar bana :) Geçen gün halama da bu çocuklarınızı biraz az özleyin dedim, ah onun bir çaresi olsa dedi :D Gerçekten anlayamayacağım sanırım hiç :))Kalpsiz miyim neyim :S

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. kalbin o kadar geniş ki sadece keşfedilmeyi bekleyen köşeleri var sanırım :)

      ama şu bi gerçek asla anlayamayacağız. onlar duygu ve fedakarlık kahramanı:)

      tekrar gelme imkanım olsaydı ebevey olmka isterdim gerçekten anne ya da baba şimdi öğrencilerime gösterdiğim ilginin bilmem kaç mislini gösterir miydim ya da arkadaşlarımın yeni doğmuş bebeklerini kucağıma aldığımda bana bakıp lütf ettikleri bir tebessüm gibi bir tebessüme dünyaları verir miydim bilmiyorum

      ama anlayamama rağmen gözlemliyorum ve annelik bambaşka birşey diyorum. bambaşka

      Sil
    2. Sanırım demen o kadar koydu ki yani anlatamam :)) Neyse kim keşfedecek bakalım, sanırım :D

      Sil
    3. keşif deyince aklıma geldi acaba keşfedilmemişlik daha mı iyi acaba ispanyolların azteklilere mayalılara yaptıkları da dünyanın en büyük keşfi olarak lanse edilsede bir yok oluş aslında. keşfedilmemenin daha evla olduğu bir zamanda olmak gibi bir talihsizlik bizimki de

      o yüzden ben derim ki keşdeilmeyi bekleme gelenin nasıl bi enkaz hediye edip gideceği bilinmez sen keşfet otur yüreğinin tepelerinden kalbinin kuşlarını izle kiimse yakalayıp evine götürmek istemeden evvel

      not: sanırım sanırımı hayat kurtaran bir kelime olarak görüyorum ya da net olma korkumdan. ya da yanlış çıkma endişesi bilmem teşhisi siz koyun artık

      Sil
    4. Ayy :)) Peki, tamam :)

      Sil
  5. valide sultanlar, güzel:))bloğunuzu takibe aldım:)banada beklerim:)

    YanıtlaSil
  6. En çok annelerimizi sevmemiz biraz da bundan değil mi?

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. ya da en aciz anlarımızda ağzımız neye alıştıysa
      annecim, anam demelerimiz ?

      hoşgeldiniz efendim

      Sil