15 Ağustos 2013 Perşembe

nil 'e sesleniş


Merhaba dostlar

Dün gece eve girer girmez yazayım istedim sizlere. İsimler, bu isimlerin etkileri kalkmadan yetiştireyim arzuladım gün boyu.

Ama gün ortasında aldığım haber kafamın bir köşesinde hep arı kovasına layık bir uğultuyla serviş dışı modundaydı. Belki “ old english pub “ bu yüzden çok gürültülü geldi bana. Bilemiyorum.

Kardeşimden gelen bu haber hala tüylerimi diken diken ediyor, beni derin düşüncelere itiyor. Ne yapıyoruz biz. İnsanlık nerede, hangi çölde, hangi vahşi hayvanların arasında konaklıyor ki böyle başı dönmüşlüklere hala hissiz kalabiliyor.

Mısır değindim konu. Bir anda 2200 can. Haklı veya haksız 2200 can göklere kalkıyor. Hele birde bunların darbe karşıtı duruşları, azim ve istikrar sergilemeleri  , gözümde değerlerini çok daha arttırıyor.

Sevgili dostlar, mısırda ikamet eden bir arkadaşım dün gece internet üzerinden bir mesaj yolladı. “ sargı bezi bile kalmadı. Çarşafları yırtıyoruz, kaynatıyoruz- bazen onu dahi yapamıyoruz- sonra kurtulma ümidi olan yaralılara götürüyoruz. Bırak morfini ağrı kesiciler bile kara borsada. Elim kolum bağlı.”  

Kendisi bir şirkette çevirmen. Üç lehçeyle Arapça konuşabiliyor. Bazen  birbiriyle iletişime geçemeyen Arapları birbirine çevirdiği oluyormuş. Anlatırdı gülerdik. Şimdilerde işinin yanında direnişteki farklı lehçelerle konuşan insanlar arasında gönüllü çevirmenlik yapıyor. Olayların bizzat canlı şahidi.

“ kuzenim Tunceli de komando olarak askerlik yapmıştı.Bilirsin anlattıklarını. Çatışmalar, ölümler, korkular, canı çekilmiş bedenler. Döndükten sonra yedi ay evden çıkmadığını, sonra iki yıl  da tedavi gördüğünü de bilirsin. Ondan daha ağır şeyler görüyorum. Silahı olmayan insanı yakalayıp ateşe verdiklerine şahit oluyorum.”

Mısır …. Hüznün ülkesi artık gözümde. Annem küçüklüğünde raunda katliamını televizyonların verdiğini, anneanneme sarılıp hiç tanımadığı, kalın dudaklı siyahiler için göz yaşı döktüğünü anlatırdı. Mısırdakilere ağlayamıyorum. Gözümdeki yaşın dahi ürpertiden afalladığını sanıyorum. 

Bilmem ki firavun bu kadar zalim miydi? Bilmem ki nil nehri yarılmazdan evvel ortadan ikiye bu kadar kan akmış mıydı?  Gözüm nil de artık. Yarılıp almasını bekliyorum eli tetikte olanları, sessiz kalanları, bu gerekliydi diyenleri, her ne olursa olsun konuşmak yerine kan dökmeyi seçenleri .  duyuyor musun nil?

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder