27 Ağustos 2013 Salı

düşünce seansları


Merhaba dostlar

Son birkaç yazıdır hafif dertli olduğumdan haberdarsınız.  Olmamak elde değil. Rüyalar, yeni arkadaşlar, umutsuzluklar birbiri ardına tren edasıyla salınırken aklımda , ister istemez bir performans düşüklüğü peyda oluyor.

Bu tür durumlarda dini kitaplara yönelirim. Her yiğidin yoğurt yiyişi farklıdır. Kimileri film izler kimileri nakış işler kimileri daha başka şeyler. Ben ahiret kavramı üzerine yoğunlaşmayı daha verimli buluyorum. Zamanında züğürt tesellisi olarak isimlendirilen bir durum olması züğürtlüğümün delili olsa da seviyorum bu yöntemi.

Okurken bir durumla karşılaştım, hemen kendime yordum, çıkarım yaptım. Sonra arkadaşlarla da paylaşmalı dedim .  metin aslen olmasa da aklımda kalan kadarıyla şöyle:

“Dünya fanidir.  Bu fanilikte ya arzu ettiğimiz bizden önce biter bize elemi kalır ya da arzu ettiğimize doyamadan biz biteriz yine doymamış oluruz.”

Durdum, düşündüm. Ne istiyorum? Ömürlük bir aşk, bir ruh eşi, bir hayat arkadaşı. Bulsam iki ihtimal var. Ya ben önce gideceğim. Doyamadan, ya da o önce gidecek arkada elemli beni bırakıp. Demek ki arzu edileni tam olarak doyurmam mümkün değil. O halde takılmam zaman kaybetmem boş gibi duruyor.

Elbet gönül istiyor. Sevmek sevilmek. Beraber bir hayat kurma. İmkanlar dahilinde olması durumunda bir çocuk. Bunlar hep hayalim. Ama mümkün olması çok düşük olasılıklara sahip. Düşük olasılıklara sahip bir mesele beni getirisi çok az olacaktır.

Dostlar tespitlerime katılmayabilirsiniz. Çok kolaya kaçılmış, erkenden pes eden, cesaret arayan birinin yapması gereken en son şey olarak görebilirsiniz. Ama olasılığı daha çok olan şeyler için çaba sarf etmek, az olasılıklar için oluruna bırakmak durağan sularda dinginleşmek diye düşünüyorum.

Sağlıcakla


5 yorum:

  1. Oturup ağladığım dönemleri düşünüyorum.Birine ihtiyacım olduğu,sevgimi paylaşacağım,yanında mutlu olacağım biri olmalı muhakkak dediğim zamanlar.Uzun süre üzüldüm,kendimce biliyordum karşıma asla biri çıkmayacaktı.Bu durumda kendime sosyal hayatımda da bir yer bulamıyordum.İnsanların arasında kendimi hep eksik hissediyordum,ne kadar özel bir duyguydu sevdiğin birinin gözlerinin içine bakmak.Onun varlığı ile mutlu olmak.Derken çıktı karşıma,ummadığım bir anda.Ağzından çıkan her söze,yüzünde beliren her gülümsemeye aşık olduğumu fark ettim.Dünyalar benim oldu.Ve dördüncü yılın dolmasına az kaldı.İnandım,bir sevgi istedim ve fazlası ile karşılaştım.Kısmet kelimesini hiç sevmem,her insan hayatında bir kez olsun çok büyük bir aşk yaşar.Yaşayacaksın,yenileneceksin.Zamana ve güzel düşüncelere ihtiyaç var.Bir matematik öğretmeni değilim anlamam,lakin sosyalci bir meslektaşın olarak diyeceğim ki olasılık diye bir şey yoktur.Yaşarsın ya da yaşamazsın.Yaşamayı seçmelisin.

    YanıtlaSil
  2. hayatın ağır yükü, gam ve kederine karşı dini kitaplara yöneldiğini yazmışsın. bu güzel bir durum. yalnız,

    “Dünya fanidir. Bu fanilikte ya arzu ettiğimiz bizden önce biter bize elemi kalır ya da arzu ettiğimize doyamadan biz biteriz yine doymamış oluruz.”

    ifadesi başka baki bir ahireti ders vermek adına değerlidir. yani "fırsatın olsa da dünya tam gayretinin karşılığını vermeyecek, ya o gider ya sen gidersin bunu bil!" derken, bil ve ahirete de taksit taksit zamanını ayır ki orada tümden iflas etme dersini verir. hem dünyanın kuma dönen ve kum olan pırıltılarının serap olduğunu algılayanlar zaten bu şekilde hayat geçirmişler. ahiretin birbirinden güzel ve bize uygun ve mutluluk veren getirileri zaten dünyayı gölgede bırakıyor. lakin çağdaşlarımız ve hatta derinlerimizde bir yerlerde biz, hemen peşin az ücreti, arkadan verilecek büyük servete tercih ediyoruz. hemen göz önündeki yapmacık ve geçici sevgileri, sabredilip elde edilecek ömürlük hazlara tercih ediyoruz.

    ahiretin parlak güzelliğinin oradaki ihtişamı ders verilmiş, hatta bu dünyada hayatın ışığını artırıyor. insana gaye ve karakter veriyor. evet en keyifli olan yalan ve gıybeti ağzımızdan, en siyah olan ümitsizliği kalbimizden atacak ve dünyada nefes aldıracak teselli yine ahiret manasından doğuyor.

    gözlerinizin ahirete odaklanıp dünya bahçeleri ardındaki hedefe yürüdüğü güzel bir ömür dilerim.

    beyazçikletin de güzel yorumu var. sevgisini tebrik ederim. birbirlerine dünya ağırlığına karşı teselli veren sevgiler uzun olur. omuz omuza, yoldaş, yol gösterici ve gayret verici olmak cinsel kimliğin cinsellikten çıkıp hayatın her paydasına yayılması ile olur. birlikte güle oyanaya alışveriş, birbirini dinleme ve destekleme en güzel hatıralardır. içine ahiret manası da girince o zaman ahiret yolunun iki güzel yolcusu ortaya çıkar. kazanç da ona göre fazla olur.

    hayata karşı hassas her eşcinselin bu manayı yakalaması ümidi ile...

    YanıtlaSil
  3. elem falan demişin yavrum ya aklıma vasfiye teyze geldi. tam ona adanacak bi yazı olmuş :D
    ben hep şöyle düşünürüm %1de olsa ihtimal ihtimaldir ve vardır ;) büyük şeylerin peşinden giderken küçüklerin açacağı yaralara ya da fırsatlara dikkat et sadece ;) hayat senin hayatın kimse bişey diyemez ;)

    YanıtlaSil
  4. Beyaz Çiklet gayet güzel açıklamış durumu.
    Yaşamadan hesap işlerine girilmez, hayatta bazı şeyler hesaplanır da aşk-meşk durumları hesaplanmaz.

    YanıtlaSil
  5. aşık olma aşık et :) unutma ki ilişkide az seven yönetir. Karşıma aşk çıktı diye geri dönülmez hatalardan ve darbelerden koru kendini canım. Çünkü LGBTQIA'ların aşka ne kadar özlem duyduğunu farkeden yılanlar var ;)

    YanıtlaSil